7 Nisan 2010 Çarşamba

tekplanbencillik harita-sır...

Salyangözüm var benim.

Evcilleştirdim kendisini.Adını Enrike koydum. Tentaküllerine rüzgar gülü astım, güllerini de kekikten yaptım. Rüzgar estikçe döne döne kekik kokusu sarıyor etrafımı. Şimdi bile sardı.

Şuvan yağmur damlalı pencere camı arkasından içli hisli puslu bakıp, aklımdan geçen kekik kokusunun burun kılcalımdan sızarken verdiği hissiyatın derinliği ve yakıcılığına kaptırdım kendimi. Düş teknem oldu benim.


Bak Enrike;

Yargıç değilim,yargıyla aram iyi değildir,yargılanmaksa benimle aynı minderde oturamaz. kalkar giderim..Buna en son Sebastiyan gülmüştü hatırlarsan.. Evet bu yüzden cezalı,beni ölümle tehtit ediyor şimdilerde..Oysa ki bilyoruz yaşamın içindeki ölülerin nakşettiği düğümü..

Hayır!Öyle değil. Bak ne diyor olmayanın ifadesi; ölüm;‘varoluş’un vazgeçilmezi ve en kutsal parçası olduğu için yorum bile yapmayacağım..

Hakikat kimin umurunda Enrike. Gerçeğe batmış bir yaşamda Sebastiyan gibi mahkumsun. Bir hayale sığdırılmış..Şimdi pıratik düşünelim;iki esaret yarpışırsa özgürlüğü yaratabilr mi?

Su alabilir miyim lütfen.

Sır: saklı olan ,baş ağrıtan,sakladıkça büyüyen,çoğaldıkça can acıtan,dağıldıkça orospulaşan,sustukça arsızlaşan,yoğunlaştıkça güçsüzleşen ne menem bişi bu sır denilen.

kaç kişiyi ne kadar hangi zaman diliminde nasıl türettiği bilinmeden amaçsızca o kör kuyunun dibine iten. mahremiyeti hissizleştiren, insanı sessizleştiren sessizleştikçe kişiyi piçleştiren...

Şimdi sus Enrike. Konuştuklarımız aramızda kalsın. en mabedi düşlerimi, tapınaklarmı sunduğuma pişman etme. Hem bu kadar kalabalığın içerisinde olmuyor. Sakin olmalıyız.

Biliyorsunki bu bir kendi bencillik haritamızın insanlara ilk sunumu..Her şey yarım olmalı

Enrike törn bek

Sır: diğma çürüten,küf kokan, midemi bulandıran, beni benden alan, can-ı hiçe sayan, kemiklerimi sızlatıp,iliklerimi kurutan..

yazdıkça yaza yaza,

boğazımı sıka sıka

beynimi sike sike bu bahar gününe bağlayan tek cümle ’öldürürken gülümseten tek olüm donarak ölmektir.’

ah Enrike. kırıldın bak.

O kadar incinme dedim sana.

efendim?

Düş mü geldi? Dur o zaman kapımı açim en afilli türkümle.

Mercimek köfteli günler dilerim.

0 yorum: