14 Kasım 2010 Pazar

HANS BELLMER'in BEBEKLERİ



bir tatile çıkarken çiçeğini emanet edecek komşu bulamamak gibi.şemsiyeyle evden çıkmak ve tüm gün güneşe maruz kalmak gibi.sahneye çıktığında elini kolunu koyacak yer bulamamak gibi konuşurken.elektriklerin kesilmesi gibi tam vize öncesi.sıkıntıdan belgesel izlemek gibi bir pazar günü öğleden sonra evde tek başına.koşup koşup yakalayamamak otobüsü gibi.istemeden çok önemli bir elvedayı unutmak giderken.pantolonunun dar gelmesi gibi aniden bir sabah.hediye seçmek gibi çok da tanımadığın birine.umutlanmak gibi her çekiliş öncesi.biraz primitif bir nebze arkaik ama hiç de benzemeyen "op art"a.yüreğini bir kağıt gibi el yaka-yaka paça yırtı-yırtıveren koparta koparta.gördüğünü çizdi bir ressam ve bir başkası ressamın çizdiğini gördü.o bir başkası ki görmedi ressamın gördüğünü.yoksa gördü mü?namevcut bir cirit oyununa mahkum gibi silik pısırık yaşayan "in wonderland to neverland" bir kovboyun atının terkisinin işi ne bir orta anadolu türküsünde?sana bir ben biriktirdim ki bir bilsen sen kimler var onun içinde.atlar koşturamaz fotoğraflarda.ne kitaplar yakıldı niceleri tozlandı raflarda.öyle bir süzgeç ki zaman bir küçülür bir büyür delikleri olan aaaahhh ah ulan!geçemedi kare, resimde üçgenin açtığı boşluktan.karenin geçişi yokedebilirdi üçgeni.ama belki de etmezdi.kare o boşluktan geçemediği için bunu hiçkimse bilemedi.tavadan sıçrayan yağın acısına katlanmak gibi çocuklarının hatrına.kendi varlığını besler anneler bebeklerine yedirdikleri mamalarla.ko(z)mik bir görüntü mü sanki bir el arabasının devrilmesi? bir at şaha kalkar ve çifte atar eşeğin biri bir çocuğa.çocuk ölür.doğada biçimsiz kalır bir kanepe.form sözden kalan boşluğa oturur.bir polisiye düşünün ki delil yetersizliğinden serbest bırakıyorlar katili ve kapatılıyor dosya;SUÇ var ama yok CEZA.hiç bilinmeyen bir uygarlığın sakinlerinin koşturması ve dansı gibi benim anlatışım.yazım bitmeden başlar kışım.kızıl-öncesi bir çağa ait kalıntıların hepsini ben yokettim.kendi kendimi çıkardım bir kuyudan.kendi saçımı kendim kuruladım.atipik ve triyolevari bir dizi şiir birimi.kimi harfler dizer yan(a)yana tesbih misali, kimi sözcükleri salkım gibi.kimiyse sesleri arka arkaya üç el ateş eder gibi. "ANLAM İLETMEK İSTEYEN OLSUN FİLOZOF." dersem yeniden doğurmuş olur muyum zaten çeliştiğim kendimi bre sersem?ben seni yere serdim,üstüne başkaları bastı.ben kendime yazdım seni; sen kendini başkalarına okuttun(sildirdin kendini ellere).dokunursan bir insanın keskin yerlerine elbet kanar ellerin.ama bir insan yaratabilir mi sanat?elimin kolumun değişti yeri,kalbim çarpmaya devam etti.bir miyim gördüğünle? bak iyi.1-)beni bir ressam çizmedi."öncekilere inat öncekilerden değişip sonrakileri önceler gibi."2-)annem öpmeden doğurdu beni.

9 Kasım 2010 Salı

DELİ BERTO - 2

Son mektubun da senin sorunun bu işte dedi deli Berto ”kabullenememek”. Evet yalan attım hepinize Berto’yla geçenlerde sahilde falan tanışmadım çok uzun zamandır tanışıyoruz aslında. Ama düşündüm ki buralarda bulamaz beni ya da benimle sorunu mekanla ilgilidir o yüzden sahilde ki karşılaşmamızda tanımamazlıktan geldim, dedim ki belki buralarda da birilerinin deli Berto’su vardır..Berto’nun küçük olduğu da bir uydurma gayet büyük ve daha da şişmanlamış buldum bu seferkinde. İşte Berto itiraf ediyorum bunlar eminim seni rahatlatmıyordur beni rahatlatacağını umuyorsundur ancak, o kadar iyisin ki senden nefret ediyorum. Peşimi bırakmayan sen misin yoksa ben mi gitmemen için son bir kart oynunu oynuyorum bilmiyorum ama öğrendiğim kadarıyla bu aralar başka bir arkadaşımın başına da musallat olmuşsun. Dün gece yanıma gelip hiçbir şey söylememeni iyiye mi yormalıyım yoksa kötüye mi bilemedim çok ağladım dün gece Berto neden gelmedin? Yoksa inanmadın mı çıldırma anına gelebileceğime neye göre tartıyorsun olaylara göre puan sıralması yaptın da ben mi bilmiyorum, beni hala tanıyamadın Berto ben ağladığım zaman içimde ki tüm kabuklar çözülür hepsi tekrardan kanar çünkü sana hep anlatmak istediğim BİR ŞEY YOK İYİ felsefesi yüzünden, sen bunu iyi bir şey yok olarak kendi diline çevirip kızdın ama bunun evrensel bir felsefe olmadığını anlayamadın. İşte sorun tam da bu Berto dön de bak neden benimle uğraşıyorsun ya da neden herkesin deli Berto’su yok, sen kendi varlığını kendinle çürütüyorsun!

8 Kasım 2010 Pazartesi

ARKA BAHÇE


Şimdi bir şeyin arka bahçesinde gibiyim
Yaşlı ve sağır bir teyzenin evinin arka bahçesi
Aman ne benzetmeler güzel şiir desinler diye
Hangi elmayı alıp da kurdu öldürmek için kırdığım görülmüş de
Bekliyor onu öldüreyim
Hiç gördün mü elimde bir top bir tank
Ha bir dank
Evet bir kere geldi dank etti bana
Ve seni öldürdük sedefle
Sedef bu yapıyor bazen sevdiğimiz ağacı sildi geçen gün manzaramızı kapatıyor diye
İstesem şimdi bile yapar 5000 mil uzaktan sedef bu dostum hiç belli olmaz
Ha şimdi durduk yere derler bize çocukları alın arka bahçemizden gürültü yapıyorlar
Yine küfürlü konuştun diye annem kulaklarımdan asar da asar
Sıla okulu asmadım diye bana muhallebi çocuğu der
Hepsini geçip bir sana gelirim şimdi okulu asacak olsam
O bilmediğim kurtlu elmayı bile yerim
Açlığımdan sana
En çok sana açlığımdan yemekhane kuyruklarında sol eller havada
Ah bir aşk silebilirdi bir de sana duyulan acı bütün diğer yumrukları
Vazgeçiyoruz bir yaşam için tüm diğer acılarda ölme ihtimalinden
Çünkü bir seninle rasyonalite
irrasyonalite
Ve hiçbir comte bilmiyor bunun böyle olacağını
Kuğulardan bahsederken nasıl değinmesin o beyaz güzelliğe ölüm gibi bir yüzüşe
Hani demiştik ya bu parkta ben ağaç olurdum sen de o kuğu oldun benim için o gece
Bir ölüm gibi
Yaşamaktan vazgeçmek ve arkabahçede kalakalmak gibi
Bizimkisi cezalı bir mesele
Kimse eve de çağırmıyor ezan okundu baban geldi diye
Babamın sesi kulağımda
Evin anahtarı cebimde hiçbir deliğe uymayacak bir anahtar benimkisi şimdi kalk yerinden ve söyle nedir kafanın bu hali
Nasıl bu kadar istersin düşünmemek
Nasıl bu kadar kolay acıdan kaçmak
Önünde olup biteni görmemek
Bir albaya sövmemek
Bir pencereden kuş beslememek
Bir mendilin neden kanadığını hiç sormamak
Ah Ahmet abi dememek
Nasıl yiyorsun onca yemeyi bana bir söyle sonra ben de çalacağım seninle komşuların gazetelerini
Ve ben de birilerinin rızkına göz dikeceğim
Ama bir anlat be
Bir konuş be
Bir derdim var de
Ama anlatamam de
Bir isyanım ki sesim çıkmaz arka bahçelerde de
Bana kaçıp gitmekten başka herhangi bir şey söyle sırf melodik bulduğun için söylemeyi sevdiğin için ornitorenk de mesela ama bana bir ceviz kır da ver ellerin kir pas olsun ve evet canın acısın
Ve muslukların akıtsın hala de ki uğraştım da olmadı yapamadım ama bulacağım yolunu de bilmiyorum yolunu ama bulacağım de bana güç ver bir kez olsun aç şu kapıyı içeri katil girsin kıyamet girsin ve kopsun kopacaksa en büyük tehdidini savuracaksa hadi be diyelim ya da titresin korkudan dizlerimiz. Beklediğimiz umduğumuz bütün felaketler gelsin başımıza elbet tren bir yoldan gidecektir çalalım düdüğü biz de basalım frene tam gaz işte öğrenelim arabayı da hay siksinler trafik kazasını beklediğimiz ölüm olsun ki şaşırmayalım çok fazla gelecek olan gözyaşı ölümün akanı olsun kokanı olsun. Biz silelim. Biz lağımcı olalım gerekirse birlikte küfredelim ve işte o zaman başlayalım haykırmaya biz bu taşı kırmaya geldik arkadaşlar kafanızda bu öfke kusmadan temizlenmeyecek be lütfü. Seni bir psikopat olarak ortaya atanlara inat yemişim karpuzu diyelim o karpuzu kıralım birilerinin taşaklarında ve bir daha da gözünden yaş gelmesin onun. Bir siniri ondan alalım bir de eskiden çok sevdiğimiz şimdi çok özlediğimiz bir zamanlar bir sırrı paylaştığımız bir sırrı paylaşalım diye yaşamın sırrını bulduğumuzu sandığımız birinden bunca sinir patlamazsa bizi patlatır be lütfü(ç.) Verdiğimiz hediyeleri geri almanın hayatı bir inan a dönüştürmenin de anlamı yokmuş dedirtmesin kimse bu güvenden yoksun bırakmasın kimse bahar çiçeklerini koparıp götüne tüy dikmesin. Bir umut besler biri ve bu umutla hayatı bir inana çevirmek ister ya kimse kapamasın bu sayfaları artık. Ben yarın hava nasıl olacak acaba sorusunu sormak için bunca didinirken kimse bize bunu yapmasın şimdi. İki gün mühlet versin. Takımı taklavatı toplayıp gelelim hala direncimiz yoksa eğer biz silelim bu satırları tek tek ama iki gün mühlet versinler be. iki günde bir şey değişecek umuduyla değil,iki gün de değişecek umuduyla