30 Mart 2011 Çarşamba

İKİNCİ HAYAT

Gidersin ve biter!

Bunun bu kadar doğru olduğunu söyleyen birçoklarına hüzünlü bir gülümsemeyle bakıyorum şimdi, onaylıyorum kafamla haklısınız…ama peki ya sonra? sonra nasıl yaşadınız?

İkinci hayat diyorlar bana kapısından girdin gördük seni ama kimsenin varmaz dili hoş geldin demeye..

Ölmek değil bir nevi öldürmek bu ikinci hayat ya da hayatından intihar edenleri gözlemelemek, o yüzden herkes kendi intiharı sanırmış önceleri. İşte bu yüzden ikinci hayat, sonrası bilinmezlik değil..ikinci hayattaki son fedakarlık aslında intihar etmeyip girmek kapısından, ruhani bir yok oluş,

Hadi canım sende der Berto kararsız bir gülümsemeyle. Berto git başımdan canım acıyor!

Yaşamadığımı düşündüğünüz sevginin bir çoklarını yaşadım aşklarımda dahil, sevgi durdukça anlam kazanmıyor, bir vazo gibi köşeyi güzelleştiremiyor, durdukça hareket etmedikçe çürüyor hatta kokuyor..bu yüzden sürekli mide bulantılarım, çok haplar içtim sizin yüzünüzden, al bi tane geçer dediniz ya artık siz ve yara bantlarınız yüzünden aynada ki de kim?

İkinci hayat bir nevi etik anlayışı henüz filozofların üstüne bir şeyler yazmadığı belki psikolojik bir rahatsızlık olarak bilinen. Topladığım çakıl taşlarını denize gömüyorum, bir kere gidersin ve biter adımımı attım ikinci kere gidiyorum.

Sizler hepiniz sizlere karşı artık sadece duruyorum tıpkı sizin sevginiz gibi.

Merhaba yeni hayat, kendi sesimi duyuyorum!

27 Mart 2011 Pazar

BİR SAHİL BALIKÇISININ KARISINA

Elleri aldın attın çöpe
Biriktirirdin kupon gibi
Avlu önünde içerdin sigaranı sanki eski bir kadınmışın gibi
Giyinirdin geceleri kocana dantellileri
Hoşlanmazdı balıkçı Salih kalabalık hisseder kıskanır ses etmesede
Ece koydurtmamıştı adını ilk kızının şimdi suç Salih’te mi sen de mi
Salih balık kokmazdı balıkçılığına inat
Sevmezdin onun kabullenmiş gibi kokmasını suçlu hisseder kimi zaman
Biraz gariptir balıkçının karısının sevgisi
Akşamları sorar Salih’e bugün dalgalar yüksek miydi diye
Bilirdi Salih yüksek deyince ne mutlu olacağını
Karısı bir pişman bir özlem ikileminde
Adı Su’ydu
Buna sebep mi sevmişti Salih onu
Durgunlaşmıştı Su Salihle beraber
Korkardı balıkçı karısından kaç defa balık yerine karısını çıkardığından denizden
Odun kokardı evleri çiçek istemezdi Salih evde
Ne yapacağını bilmezdi Salih karısıyla kaç kadın tanımıştı içinde
Su’yun hayali bir şelaleden atlamaktı bir zamanlar
Şimdi kendini dugun bir nehirde bulmuştu
Hangsiydi intiharı onun
Bilirdi balıkçının karısı intihar değildi onun sonu
O bir okyanusta seçmişti Salih’i
Ama okyanusu terk edememişti..

DAĞI(TI)LMIŞ ROLLER

Çocukluğumdan anılarımdan bahsetmek istiyorum, bahçemizde olmayan çiçeklerden değil yaşanmış kokusu olan bir nergis..

Kim bilebilir bu kadar özlem evrenin nerelerine yer ediyor uzaktan bir güneş yolluyorum bu sefer üşümeyi göze alıp. Hani evren geri yollardı?

Dişlerim kırılıyor bu yeni bir hastalık mı, bilmiyorum ben bu hastalığı korkmuyorum gibi yapıp koşuyorum, nefesim kesiliyor ciğerimde katran değil rengarenk kokular saklı bilmiyorlar çalıyorum, kimin hayatından?

Bana tek bir güzel söz söyleyen binlercesini hayal ediyorum özgürüm, özgür değisin benim kadar gelemem yanına, gelmezsin yanıma..

Ben balıkçının karısının hikayesini anlattım, bir hikayeyi anlatmak sonlardırmak değil midir ama Su hala akıyor, nereye?

Nasıl anlattığın değil de benim nasıl anladığım önemliyse derin bir suskunluk saklı tüm kelimelerin altında anlatanın bile bi haber olduğu, boş oda sayısı 5 mi 6 mı?

Şimdi ben kendi varlığımdan şüphe etmek istemezken bunu kanıtlamaya bi o kadar karşı, evreka mı demeliyim iyi ama neden, bu bir şey değiştirmez ki..boşlukta ki bir kelimeyi bulmak, boşlukta ki bir kelimeyi bulmaktan başka bir şey değildir her zaman. Bu bir şeyi değiştirmez ki..

Müphemlik!