12 Nisan 2010 Pazartesi

hayal hokkası



Sanat yapmıyorum, edebi değilim,edepli hiç değilim..
Evimin köşesine sinmiş, en küçük harekette havalanıp askıya geçen toz zerrelciklerim var. Daha cumartesi kendileriyle hasbihal ettim.Fantastik film karelerine uzanan farklı boyutlarda sofbet ediyorum kendileriyle. Biraz dünyadan biraz ordan biraz da burdan..
Enrike devam et bebeyim..
'Aşkın bir sabun ise köpürt beni Pakize nidalarıyla gelen düşman askerleri Pakizenin hayin bir Rum büyücüsü Su-Elın olduğunu bilmiyorlardı. Su-Elın tüm zerafeti ve letafetiyle koca bir orduyu baştan çıkarmıştı...'
Yeter bebeyim,kelime dağlarına çıkamam ben!
Yükseklik korkum var.

Dün var,bugün yok.
Bi gün gömlek, kuştüyü kürk mürk kadife ceket -etek, öbür gün baldırı-çıplak Emine. Havanın tutarsızlığı benim kararsızlığımla birleşince ölüler ülkesinden gelen bütün ulakları baloya davet ediyorum gribal enfeksyonlar eşliğinde.
Çok statiğim bugün. Olan ve olabilicek tüm enerjim beyin damarlarıma nüfuz etti. Bir de kahve saldı ki bünyeye agrasyonu, gelde algıya laf geçir..Gözler pört pört.
Hallaam sen kötü emeli olan cücelermin ayaklarını yerden kes. Kes ki gerçek uçuş psikalarjilerini hapşıra hapşıra kussunlar.
Absürdizme şinorkellen değil artık dalış tüpleriyle yırtarak derinlerden dalıyorum . Resiflerim yosun bağlamış.
Rumba,Çaça,Flemenko derken Enrike şahidimdir; ürkünç korkunç kabuslarım oldu durup duruken..
Kötü şeyler taşıyorum,yaşıyorum sessiz sakin. Ağır gibi.
Ama gıram pişmanlık yok.
Filim izliyorum, Ortaçağ avrupasında geçiyo falan .. Neyse bi baktım bütün kadınların alnı kocaman kocaman, açık açık,tabak gibi. Meyerisem kadınlar kazırlarmış saçlarının ön kısmını alınları güzel görünsün diye.
ortaçağda kadınlarda alın kavramı çok önemliymiş sayın kişilik, estetiği asaleti bakirelliği zerafeti ve güzelliği simgelermiş...
Ne acayip diğ mi?
Günü bitirdim.
Ortaçağ cazibeli günler dilerim.

0 yorum: