7 Nisan 2010 Çarşamba

zanlımca hayal tozu yuttum yanlışlıkla..


Ben küçükken akıllı sağlıklı şirin bi çocuktum. Maalesef hayat çetrefilli ağlarını örmüş,beni yaşamım boyunca garip kılacak bir sürü olaya dahletmiş. Sadece olayla kalmayıp obzesif takıntılarıma ortaya çıkarmış sayın okur.

Günlerdir düzenlemem gereken bir oda dolusu eşya ve yıkayıp ütülemem gereken kıyafetler görüyorum baktığım her yerde. Yaz- kış -bahar mevsim geçişlerinin seremonisidir ya hani..tek tek her şey temizlenir, düzenlenir, kaldırılır.İşte o saçma yıllık ayinler zamanındayım.

Alakasız bir yerden girelim Enrike,

Peki siz ütü yapmayı sever misiniz sayın okur?

Ben,şahsen bizzat kendim, çok severim.

Bazen tembellik edip ütülenecek giysileri bu küçük dağları ben yarattım kabilinden biriktirdiğim olur ama eninde sonunda kolları sıvayıp üstesinden gelirim hepsinin.

Misal ev işi hiç sevmem; süpürmek, toz almak, silmek.. Ütü yapmak dışında herşey gereksizdir benim için. Gecenin bir vakti ya da sabahın körüğünde ütü yapasımın geldiği vâkidir.Özel hazırlık yapıp kurduğum ütü masam,kahvemle sigaramla şarabımla yapmışlığım vardır hani..

Çocukluktan beri her işimi kendim yapmak zorunda olduğum için o zamandan kazanılmış bir beceri sanırım.Tabi buna beceri denilebilirse.
Bildiğimiz sabır esaslı sıcak hindu ayini..Ya da bebeklikten işlenmiş bir hanım-kız edası ?Halbise topaça benzeyen, sabit bakan bi bebek olduğumu anlatır annem.

Misal çamaşır, bulaşık ve dahi yemek de erinmemem gereken işler olmalı değil mi bu durumda? Ama yok! Şuvan tam şu esnada ütü yapma hayalini kuruyorum saçmalığın ötesinde. Triphop ritimlerinde hafif hafif ütü suyu buharıyla ısınaraktan, deterjan kokusunda kafayı bulup kaybolmak istiyorum. Aslında çok fazla üşümem ütü yapmayı sevmeme bi neden olabilir.İçerden baktığımda böyle.

Dışardan baktığımda ise;

Bir şeyleri düzeltebilmeyi seviyorum ben.

Benim sevdiğim yıkanmış temiz giysileri buhar tüten ütünün altında düzeltip, el içine çıkacak duruma getirmek.
Hayatımda üstesinden gelemediğim, düzeltemediğim pürüzlerin, kırışıklıkların acısını giysilerdeki pürüzleri, kırışıklıkları düzelterek çıkarıyorum.

Şimdi sabırsızca beklediğim; mesai bitimi evime gidip mis gibi kahvemle beraber ütü buharında düşlerimi hislerimi pürüssüzleştirip,soğuk kış sığınmalarını süreli ömürlü dolaplara kaldırmak...

Enrike bebeyim gidelim!

0 yorum: