20 Nisan 2010 Salı

t-u-z

Apartmanın önüne geliyorum.
Çecuk sesleri ve ağlama zırıltıları arasında kendime en makamsal sessizliği seçip yokuş yukarı çıkmaya başlıyorum.O an yokuş tırmamaktan garip bi haz aldığımı farkediyorum. Sevim Hanım dedikodularından öte 'mekan'sal olarak içeriden gelen bir ses dikkatimi çekiyo.. Yaşlı,yorgun,bilge bir ses ''Yıldız Böcüüü gibi ışılayaraktan gelen biri var. Öz olmaya bu? ''
Ananem.70 küsür yaşında. Küsür diyorum çünkü kaç yaşında olduğunu net olarak bilmiyorum.
Camla perdenin arasından bi kafa bana doğru uzanıyor. Küçük bi kahkaha sesiyle benim ''öz'' olduğuma kanaat getiriliyor.
Şımarık bi gülümseme uyduruveriyorum oracıkta yüzüme.
Apartmanın kapısı dııızt sesiyle işe yaramayan bir otomatik mekanizma sayesinde açıldığını sanıyor. Halbise küçük bi diz darbesiyle o dızzt sesi duyulmadan açmıştım kapıyı...
Şimdi az önce,bir kaç düş öncesinde,ses öncesinde;
Düşümde gördüğüm insanlarla karşılaştım kapıda..
Ve belkide son görüşümdü onları..
Her neyse..
Kendimi de görüyorum arasıra. Olağan şüpheli düşünceler içinde,ferforje demirlerin arasında bi örümcek ağı gibi sallanıyorum.
Arsız,Yüzsüz,Terbiyesiz bi insan gibi..
Neyseki Sevimli.
Keşmekeşi beden değil, ruh yaratmalı halbise..

0 yorum: