31 Ekim 2010 Pazar

DELİ BERTO

Sevgiliye atılan tribi özlemek bir sevgiliye olan özlemin aksi gibi kendini kötü gösterir gibi dikildi karşımda oysa daha ilerisine sözler bile verdim

–neredeyse-.


İşte bu dedi yaşlanmak gibi, gitgide yok olurken, açılan büyük gedik bir yandan ihtiyaçlara.

Nedir bu aralar bu kaçış ve kaçamayış nedir derdin diye sorsalar ancak adını diken koyduğum kaktüsüm yanıt verir. Turuncu der en fazla açtığı çiçekten ötürü ne de anlamlıdır aslında ana renk olamamadan.

İnsan hiç önünde bir pencere varken ve o pencerede kendi aksini görürken gökyüzüne ulaşamadan bir yıldızın ışığını görür mü? Evdeler heralde diyip gidesim geliyor.

Geçenlerde sahilde Berto’yla tanıştım küçük bir adam adının baş harfine inat – nedense tüm b ler bana büyük gelir- biribirini takip eden ışıkları izlerken alışmışken o ışıkların seyrine birden yanlış ışığa geçti işte dedi deli Berto her şey beklendiği gibi gitmez ama benim gözümü ayırasım gelmiyordu nedense, sonra çözdüm; belli bir süre ışıklar seyrini takip edip buna kendini alıştırıp atlıyodu yukarıda ki beyaz olana sanki maviye çabuk kavuşabilmek için. Yanıldın Berto dedim beklenmemişliğin bile bir beklenmişliği var aslında. Berto gülmedi deliydi çünkü insan buna ancak gülebilirdi, gülüp geçmezse delirebilirdi.

Berto’yu bir süredir göremiyorum uzun bir yolculuğa çıktı sanırım ve dönüp gereksizdi diyecek büyük ihtimalle. Ah kararsız Berto nasılda sevinerek girdiği denizde soğuğa dayanamazken bana bir duş bile yeter aslında su değil mi aradığımız diye sormuştu da benim odamda suların kesildiğini öğrendiğinde benimkini kullanabilirsin demişti. Hayır Berto kullanamam demek istedim ama gittim susuzluğumdan, işte o zamandan beri bir o kadar yakın bir o kadar çatışırız kendisiyle anlamıştı çünkü musluğu açmayı bilmiyordum kapatmak istememe duygumun ağır basacağı ama dolduracak kap kacak bulamayıp bir selin içinde öleceğimden korkuyordum.

Şimdi çok kızgınım Berto’ya çünkü bana ihtimaller vermeye çalışırken elimde hep bir ders notuyla döndüğümde beni dersin ortasında bir şekilde fırlatıyor ihtimaller dünyasına.

Sevgili Berto lütfen bu mektubumun sana ulaştığını ve beni anladığını söyle böyle devam edemeyiz, senin beni her fırlatışının berisinde ben daha da susuz kalıyorum. Hayatımın bir yerinde seni tutmak istesem de bu aslında gerçek isteğimi baltalıyıcı elimde daha fazla kızıl taneli saçlarla gelemem. Bana bir cevap ver ama bunu senden aslında tekrar beni savurmanı istediğim olarak algılama bana seninle yaşamayı öğret ama beni gönderme sadece oturalım olur mu?


Ben yokken diken yaprağı öldürdü sanırım bu gece yıldız bile yok!

0 yorum: