7 Ekim 2010 Perşembe

ÇÖREK

Bunun için dönmemiştim ben buraya sanıyordum ki mutfaklarda taze çörek kokuları hasretle sarılan bedenler olacaktı. Şimdi hiçbir yerde olamamanın huzursuzluğuyla kronemetreler tutuyorum akıp giden zaman neye olsun? Keşke sardunyalar alsa o zamanı da bir yerler yine çiçeklense. Şimdi girilen odalarda henüz sevişmeden göz gözü görüyor ve hemen bir uçtan diğer uca ipler geriliyor işte o zaman hiçbir kadın olamamak kalıyor bana.

Kelimesiz his sinirlenmek.

Nasıl ki İstanbulda yaşamak kadar kararsız mutluluğun tüm eklerine kuyruklu bir nasıl sorusu ekliyorum bu defa yapmalara değil yapmanın sonuçlarına. Şehirlerin hızla akıp gidebildiklerine inandırdı tüm uçaklar nereye inmiş olmanın verdiği garipsemeyle. Sardunyalar Ankara da kaldı şimdi camımın önüdeki kaktüs ve ismini bilmediğim ve adını söylememekte ısrar eden minik çiçekle yapabildiğim tek şey üstünde ki arıları kovalamak.

Kelimesiz his korku.

Sarışın çocukların günahsızlığına inanamak kadar saçma bir yolda suni kalp çarpıntıları yükeleyen doktorlar anneme bu evde kalamaz artık demiş. İşin kötüsü teşhisin yanlış kabloyu çekerek benim kırmızıyı ne kadar sevdiğimi unutarak vermiş olmaları. Şimdi bir kadın ve bir insan olarak yaşamaya çalışırken neleri sevdiğim ve istediğim, üstüme hangi şiirleri giyeceğim öylesine karıştı ki, düzen ve düzensizlik maalesef aynı kökten.

Kelimesiz şimdi karar.

0 yorum: