16 Mayıs 2010 Pazar

PARANOYA DEFTERİ

Başka Bir Gün

Sanki bir savaşın ortasındayım az tebessüm, az uyku, çok yol, çok düşünce... Oysa şehirde tek bir kare bulamamıştım çekilecek, bir çocuğu ise yalnızca aklımın fotoğraflarına ekleyip geçtim yanından gülümseyerek: Çalıya oturmuş, çalının bir dalını pedal yapmış bir dalını vites, ağzında bir araba horultusu damalı bayrağa son sürat gidiyordu.

Bir Gün

Aşık kemiği, ayak bileğinin dış kısmındaki yuvarlak kemikmiş. Umut'tan öğrendim bunu. Aynı yerden çıkardım gene aşık kemiğini dedi bana. Ben attım oysaki aşık kemiğinin 'ı'sını okurken. Aşk kemiği oldu. Geçmiş olsun demem gereken yerde hep aynı yerden çıkıyor dedim Adem'den beri... Belki de gerçekten Adem'den beri bedenimizden bir kemik çıkartıyoruz her aşkta. Acısı, sancısı bu yüzden belki de... Tabi ki sevinci de - mutlaka sevinmiştir Adem, Havva'yı görünce.

Başka Bir Gün

Hep bir ipin ucundan tutup çekerken yalnızca ipin diğer ucunu buluyorum. Masallar kahramanlar oyuncaklar beklerken, çıkara çıkara şüphe çıkarıyorum ortaya, kendimden başlayıp hayata uzanan bir şüphe: Her şeyi ben yapmış olamam ya, sesler, tavırlar, müzikler, hikayeler, uyumalar, hırıltılar. Çizgi filmdeki sarı küçük kuş geliyor aklıma: Bir kedi gördüm sanki!

0 yorum: